Soru: Soru soran kimse, “Din nasihattır” hadisinin şerhini istemektedir.
Cevap: Bu hadis, Müslim’in sahihinde Temim ed-Dari’den rivayet ettiği büyük bir hadistir. Müslim dışındaki hadis kitaplarında o hadisin başka sahabilerden rivayet edilmiş varyantları da vardır. Peygamber (sallallahu ‘aleyhi ve sellem): « Din nasihattır buyurdu. Kime Ya Resulallah? diye sorduk. O da; Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara, dedi. »
Bu büyük hadis, dinin nasihat olduğuna delalet etmekte ve nasihatin konumunun yüceliğine işaret etmektedir. Zira Peygamber (sallallahu ‘aleyhi ve sellem), nasihati din olarak değerlendirmiştir. Peygamber (sallallahu ‘aleyhi ve sellem)’in buyurduğu gibi: « Hac Arafattır. » (ekleme : yani hacda Arafat önemli olduğu gibi, dinde nasihat önemlidir). Bu hadis, nasihatin din olduğuna delalet etmektedir. Nasihat, bir şeyde ihlaslı olmak ve Allah’ın vacip kıldığı gibi eda edinceye kadar doğru davranmaktır. Din, Allah’ın farz kıldığı bütün emirleri eda etmede ve haram kıldıklarını terk etmede samimi olmaktır. Bu geneldir. Allah’ın, Peygamberin, Kur’ân’ın, imamların ve halkın hakkını kapsamaktadır.
Nasihat, daha önce geçtiği gibi bir şeyde ihlaslı olmak, ona özen göstermek ve kendisinde aldatma, hıyanet ve eksiklik olmaksızın mükemmel ve tastamam olarak yapmaya çalışmaktır. Arap dilinde şöyle denmektedir: Nasih altın: yani kendisinde aldatma olmayan altın demektir. Ve yine şöyle diyorlar: Nasih bal: yani kendisinde aldatma olmayan bal demektir. Mümin kimsenin bu şekilde davranışlarında Allah’a, Allah’ın kitabına, Peygamberine, Müslümanların idarecilerine ve halkına karşı samimi olması gerekir.
Allah’a karşı samimi olmak
Allah’a karşı samimi olmak; Allah’ı birlemek, ona karşı ihlaslı olmak ve namaz, oruç, hac, cihad ve diğer ibadetleri sadece Allah için yapmaktır. Yani: Allah’a karşı son derece ihlaslı olmaya çalışmaktır. Onunla birlikte başkasına ibadet etmez, bilakis sadece ona ibadet eder. Bu ibadetinde samimi olur ve Allah’a iman ile onun bütün emrettiklerine riayetle birlikte mükemmel bir şekilde ibadeti eda etmeye çalışır. Bu şekilde Allah’ın farz kıldıklarını eda etmede ve haram kıldıklarını terk etmede samimi olur. Bunu Allah’ın hakkını bilerek ve Allah’ın kendisine bunu farz kıldığını anlayarak kamil şekilde eda eder. O, bunu yaparken ihlaslı davranır ve itinalı olur.
Aynı şekilde Kur’ân’ın hakkı da onu derin bir şekilde düşünmek, akletmek, Kur’ân’daki emirleri yerine getirmek ve yasaklarından sakınmaktır. O, Allah’ın yüce kitabı ve sağlam ipidir. Vacip olan; sözlü ve eylemsel olarak ona özen göstermek ve ona karşı samimi olmaktır. Bu; emirlerini yerine getirmek, yasaklarından sakınmak ve Allah’ın Kur’ân-ı Kerim’de açıkladığı sınırları aşmamaktır. Ta ki Kur’ân’daki Allah’ın emirlerinden hiç birini ihlal etmez ve Allah’ın haram kıldıklarından hiç birini irtikab etmez.
Bununla beraber Kur’ân’ın Allah’ın indirilen kelamı olduğuna, mahluk olmadığına, Allah’tan geldiğine ve ona gittiğine iman eder. Bu, bütün Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaatin görüşüdür. Cenab-ı Allah’ın buyurduğu gibi: { (Resûlüm!) Onu Rûhu’l-emîn (Cebrail) indirmiştir. Uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine } (Şu’arâ Suresi 193-194. ayetlerin meali). Yine Yüce Allah şöyle buyurmuştur: { Bu Kitap izzet ve hikmet sahibi Allah katından indirilmiştir } (Zumer Suresi 1. ayetin meali). Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur: { Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik } (Kadir Suresi 1. ayetin meali). Ve onun Allah’ın kitabı olduğuna ve Allah katından indirilen bir kitap olduğuna delalet eden başka ayetler bulunmaktadır.
Erkek mümin bunların tamamına iman eder. Aynı şekilde bayan mü’minler de. Onlardan her biri Cehmiyye ve onlara tabi olan bid’atçi fırkaların aksine Kur’ân’ın Allah’ın kelamı olduğuna, Allah tarafından indirildiğine, mahluk olmadığına, ondan geldiğine ve ona döneceğine iman eder.
Peygamber’e ﷺ karşı samimi olmak
Aynı şekilde Peygamber (sallallahu ‘aleyhi ve sellem)’e karşı samimi olmak da gerekir. Onun emirlerine itaat etmek, yasaklarından sakınmak, onun Allah tarafından gönderilen hak peygamber olduğuna iman etmek, son peygamber olduğuna inanmak ve bununla birlikte onun sünnetini savunmak ve korumakla olur. Bunların tamamı, Peygamber (sallallahu ‘aleyhi ve sellem)’e karşı samimi olmaktandır.
Aynı şekilde Peygamber (sallallahu ‘aleyhi ve sellem)’in hadislerine önem vermek, sahihini sakiminden ayırma işini açıklamak, hadislerini savunmak, onlara boyun eğmek ve Allah ile Resulünün çizdiği sınırları aşmamak gerekir. Cenab-ı Allah’ın buyurduğu gibi: { Bu söylenenler Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın } (Bakara Suresi 229. ayetin meali). Bu, Peygamber (sallallahu ‘aleyhi ve sellem)’e karşı samimi olmanın gereklerindendir. Vacipleri eda etmek ve haramlardan sakınmak gibi bundan daha fazlasını yapmak, samimiyet için değil kemal ve tamamlama içindir.
Özetle; Allah ve Resulünün emrettiklerine önem göstermek ve Allah’ın kitabı ile Resulünün Sünnetinin işaret ettiği şeylere ehemmiyet vermekle Allah’a, Resulüne ve Allah’ın kitabına karşı samimi davranılmış olur. Allah’ın farzlarını eda etmek, haramlarından sakınmak, Allah’ın koyduğu sınırları aşmamak, Allah’ı çokça zikretmek ve övmek, ondan korkmak gibi amellerin tamamı; Allah’a, Allah’ın kitabına ve Peygamberine (sallallahu ‘aleyhi ve sellem) karşı samimi olmak anlamına gelir.
Müslüman idarecilerine karşı samimi olmak
Müslüman idarecilerine karşı samimi olmak ise; onlara dua etmek, emirlerini dinlemek, hayırlı işlerde onlara itaat etmek, iyi işleri yapmada ve kötülükleri terk etmede onlara yardım etmek, onların emrinden çıkmamak ve onlarla tartışmamaktır. Ancak eğer onlardan açık küfür ortaya çıkarsa Allah’ın burhanını ona göstermek gerekir. Ensar’ın Peygamber (sallallahu ‘aleyhi ve sellem)’e biat etmesini aktaran Ubade bin Samit (radiyallahu ‘anhu) hadisinde geçtiği gibi.
Onlara karşı samimi olma durumlarından biri de: Güzel ve yumuşak bir üslup ile ve diğer faydalı yollarla onları hayra yönlendirmek, iyiliği onlara emretmek ve kötülükten sakındırmaktır. Bu hususta sahih hadis ve Yüce Allah’ın sözü ile amel edilerek hareket edilir: { İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın } (Maide Suresi 2. ayetin meali). Ve subhanehu ve Te’âlâ’nın şöyle buyurduğuna { Asra yemin ederim ki.(1) İnsan gerçekten ziyan içindedir.(2) Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır } (Asr suresinin meali).
Müslüman halka karşı samimi olmak
Müslüman halka karşı samimi olmak ise; onları eğitmek, dinde bilgi sahibi kılmak, Yüce Allah’a davet etmek, onlara iyiliği emretmek, kötülüğü nehyetmek, dinin koyduğu had cezalarını uygulamak ve şer’i tazir cezalarını yerine getirmekle olur. Bunların tamamı, onlara karşı samimi olmak içerisinde değerlendirilir. Başarıya ulaştıran, Allah’tır.
Kaynak : Şeyh Bin-Baz Fetvaları (alifta.gov.sa)