Âişe (Radiyallahu ‘anha) şöyle dedi: “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) her gece yatağına girdiği zaman avuçlarını birleştirir içlerine İhlâs, Felak ve Nas Surelerini okuyarak üfler ve ellerini vücudundan ulaşabildiği yerlere önce, başının üzerinden yüzünden ve vücudunun ön kısmından başlayarak meshederdi. Okuma ve meshetmeyi üç kere tekrarlardı.” (Buhari 5109, Ebu Davud 5056, Müslim 2192, İbni Mace 3875)
İHLAS SURESİ
1/3 – “De ki: O, Allah birdir.” O, birdir ve tektir. Benzeri olmadığı gibi yardımcısı, ortağı, dengi de yoktur. Bu ifade, ispat sadedinde yalnızca aziz ve Yüce Allah için kullanılır. Başkası için kullanılmaz. Çünkü O, sıfatlarının ve fiillerinin tümünde en mükemmelidir. “Allah sameddir” Bütün mahlûkatın ihtiyaç ve isteklerinde kendisine dayandıkları zattır. Ya da efendilikte son dereceye varmış olan efendi demektir. Rebî’b. Enes, “Samed; doğmamış ve doğrulmamış olan demektir.” Sanki o, üçüncü ayetteki “O, doğurmamış ve doğmamıştır.” âyetini Samed’in tefsiri olarak kabul etmektedir ki, bu, sağlam bir tefsirdir. “O doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur.” Yani onun ne çocuğu vardır, ne babası, ne eşi!
FELAK SURESİ
1/5 – “De ki: Sabahın Rabbine sığınırım.” “Felak,” sabah anlamındadır. Bu, “O, sabahı aydınlatandandır.” (En’am 6/96. meali) âyeti gibidir.
“Yarattığı şeylerin şerrinden,” Yani bütün mahlûkatın kötülüğünden… “Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,” Bu, güneşin batmasıdır. Atiye ve Katâde’nin şöyle dedikleri rivayet edilmiştir: “Gecenin karanlığı çöktüğünde, yani güneş gittiğinde…“
“Düğümlere üfürüp büyü yapan üfürücüklerin şerrinden” Yani düğümlere üfürüp rukye yapan büyücülerden…
“Ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden.“
NAS SURESİ
1/6 – “De ki: İnsanların Rabbine, insanların Melikine (mutlak sahip ve hâkimine), insanların ilâhına sığınırım!” Bu üç sıfat, aziz ve Yüce Rabbin sıfatlarındandır. Bunlar rubûbiyyet, mülk ve ilâhlık sıfatlarıdır. O, her şeyini Rabbi, meliki ve ilâhıdır. Dolayısıyla bütün her şey, O’nun yarattığdır, kulu ve kölesidir. Allah kendisine sığınanlara, o sinsi şeytanın şerrinden bu sıfatlarla sığınmalarını emretmektedir. “(Insan Allah’ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytanın şerrinden,” Bu şeytan, insanların üzerine görevlendirilmiş olan şeytandır.
“İnsanların kalplerine vesvese sokan,” Bu ifadenin, -zahirine bakarak- insanoğluna mı ait olduğu, yoksa insanoğluyla birlikte cinleri demi kapsadığı noktasında iki görüş vardır. Genellikle insan lafzını, daha çok kullanıldığı anlamda ifade etmişlerdir. Acaba, “cin ve insan şeytanının,” ifadesi, “insanların kalplerine vesvese sokan” bölümünün açıklaması mıdır? Ki, Allah böyle açıklamıştır. Bu, ikinci görüşü güçlendirir. “cin ve insan şeytanının” ifadesinin, insanların kalplerine vesvese veren insan ve cin şeytanları kapsadığı belirtilmiştir.