ayetel kürsi tefsir

255 – “Allah, O’ndan başka hak ilah yoktur; O, Hayy’dır, Kayyûm’dur.” Bu âyet, büyük değeri olan Âyete’l-Kürsî’dir. “Allah O’ndan başka hak ilah yoktur.” Tüm varlıkların ilahlığı konusunda Allah’ın eşsiz olduğu yönünde bir ifadedir. “O, Hayy’dır, Kayyûm’dur.” Yani kendi zâtında hayddır/diridir; asla ölmez, varlığı bir başkasına bağlı değildir. Dolayısıyla tüm varlıklar O’na muhtaçtır; O, varlıklara ihtiyaç duymaz. O’nun emri olmadan varlıklar ihtiyaç duymaz. O’nun emri olmadan varlıklar hayatını sürdüremez.

Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama.” Yani ne bir kusur ne de bir gaflet O’nu bulur. Yarattığı varlıkların her şeyini bilir. Yani O, her canlının/nefsin kazandığını bilir. Her şeye şâhiddir. Hiç bir şey O’ndan gizlenemez, hiç bir şey O’ndan saklanamaz. O’nun uyumaması ya da uyuklamaması, tüm varlıkların işlerini çevirdiğinin (Kayyûm oluşunun) göstergesidir. “Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama.” Yani “uyuklama” O’na galip gelmez. Uyuklama, şekerleme ve uyuşukluktur. Bunun için Allah, “ne de uyku” buyurur. Çünkü uyku, uyuklamadan daha güçlüdür. Sahih’te, Ebu Musa’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selam şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selam aramızda ayağa kalktı ve şu dört cümleyi söyledi: “Şüphesiz Allah uyumaz. Zaten uyumak da O’na yakışmaz. O, tartıyı indirir ve kaldırır. Gündüzün amelinden önce ona gecenin ameli, gecenin amelinden önce de gündüzün ameli arz olunur. O’nun hicâbi nûr ya da nârdır/ateştir. Eğer onu açmış olsa, vechinin subuhâtı, basarının kuşattığı bütün mahlûkatını yakardı.” (Muslim).

Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’nundur.” Bu, her şey O’nun yarattığını, O’nun mülkünde, O’nun otoritesi ve hükmü altında olduğunu ifade eder: { Göklerde ve yerde olan herkes, istisnasız, kul olarak Rahman’a gelecektir. O, bunların hepsini kuşatmış ve sayılarını tesbit etmiştir. Bunların hepsi kıyamet gününde O’nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir. } (Meryem 19/93-95 ayetlerin meali)

Izni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir?” Bu, O’nun azameti, büyüklüğü ve yüceliğindendir. Şefaat hadisinde geçtiği gibi hiç kimse, O’nun katında şefaat konusunda kendisine izin verilmeden şefaat etmeye cesaret edemez: “Ben hemen hareket edip arşın altına gelir ve Rabbime secdeye kapanırım. Ardından Allah, dilediği bir süre benim o halde kalmama izin verir. Sonra, ‘Kaldır başını (secdeden); iste, isteğin yerine getirilecektir. Şefaat et; şefaatin kabul edilecektir.’ denilecek. Rabbim bana bir had çizecek. Ben de o haddin içinde bulunan insanları cennete girdireceğim.” (Buhari ve Muslim)

O kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir.” Bu, Allah’ın bilgisinin, geçmişteki, gelecekteki ve şu andaki bütün varlıkları kuşattığına bir delildir. “O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler.” Yani hiç kimse, Allah’ın ilminden, aziz ve yüce olan Allah’ın öğrettikleri ya da haberdar ettikleri dışında bir şeyi bilemez. Burada kastedilen şu olabilir: İnsanlar, Allah’ın kendilerine haber verdiği şey dışında O’nun zâtı ve sıfatlarından herhangi bir şeyi bilemezler: { Onların ilmi ise bunu kapsayamaz. } (Tâhâ 20/110. ayetin meali)

O’nun kürsüsü, gökleri ve yeri içine alır …” İbn Abbas Radiyallahu anhu şöyle der: “Allah’ın kürsüsü, ilmidir.” Ebû Mâlik’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Kürsü, Arş’ın altındadır.” Süddî de şöyle der: “Gökler ve yeryüzü, kürsünün içinde; kürsü de Arş’ın önündedir. “Onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez.” Yani O’nun için kolaydır. Gökleri, yeryüzünü, içindekileri ve ikisi arasında bulunanları korumak O’na zor gelmez. Tam aksine bu, O’na kolaydır; O’nun için bunu yapmak basit bir iştir. O, her nefse kazandığı şeyi vermeye güç yetirendir. O, her şeyi gözetler; hiçbir şeyi unutmaz, Hiçbir şey O’ndan gizli kalmaz. Tüm nesneler, O’nun huzurunda değersizdir; O’na kıyasla küçük ve basittir. O’na muhtaç ve yoksundur. O, zengin olandır; dilediğini yapandır. O’na ne yaptığı sorulmaz; insanlara sorulur. O, her şeye galip olandır. Her şeyi hesaba çekendir. O, yüce gözetleyecidir. O’ndan başka hak ilah yoktur, O’ndan başka Rab da yoktur.

O yücedir, büyüktür.” âyeti şu söz gibidir: “O büyüktür ve yücedir (mütealdir).” Bu ayetler ve bu anlamdaki sahih hadisler konusundaki en güzel davranış, selef-i salihinin yoludur. Onlar Kur’an’da ve hadiste geçtiği üzere herhangi bir uyarlama ya da benzetme yoluna gitmeden bu ifadeleri kabul etmişlerdir.


Ayrıca bakınız : Fatiha suresinin kısa tefsiri

Diğer Yazılar

Adaletli Hükümdar: Nureddin Mahmud Zengi

Nureddin Mahmud Zengi Kimdir ? Nureddin Ebul Kasım Mahmud bin İmaduddin et-Turki es-Selçuki. İslam sancağını ölene kadar yükseklerde tutan adil, dindar ve cesur hükümdar.