İnşikak suresinin tefsiri :
1/2 – “Gök yarıldığı, Rabbine kulak verip boyun eğecek hale getirildiği zaman…” Rabbini dinleyip emrine itaat ettiğinde ve Rabbinin buyruğu doğrultusunda yarılma emrini yerine getirdiğinde ki, bu, kıyamet günü olacaktır. Onun, Rabbinin emrine boyun eğmesi hak oldu. Çünkü O, karşı konulamayan ve alt edilemeyen yücelerin yücesidir.
3/5 – “Yer dümdüz edildiği,” yani yayılıp serildiği vakit… “İçinde bulunanları atıp boşaldığı,” yani içinde bulunan ölüleri dışarı atıp onlardan kurtulduğu zaman… “Ve Rabbini dinleyip O’na hakkıyla itaata mecbur kılındığı vakit (İnsanoğlu yaptıkları ile karşılaşır).“
6 – “Ey insan! Şüphe yok ki sen, Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin.” Şüphesiz sen, Rabbin için çaba gösterdin ve pek çok iş yaptın. “Sonunda O’na varacaksın.” Sonra sen, yaptığın iyilik ve kötülükle karşı karşıya geleceksin.
7/9 – “Kimin kitabı sağından verilirse, kolay bir hesapla hesaba çekilecek.” Kolay ve zahmetsiz… “Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.” Cennetteki ailesine sevinçle, aziz ve yüce Allah’ın kendisine lütfettiği ihsanlara imrenerek dönecektir.
10/13 – “Kimin de kitabı arkasından verilirse,” yani arkasının solundan verilirse, “derhal yok olmayı isteyecek.” Hüsranı ve helâkı isteyecektir. “Alevli ateşe girecektir. Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal mülk sebebiyle) şımarmıştı.” Mutluydu, işlerin sonucunu düşünmez ve onu bekleyen şeylerden çekinmezdi.
14/15 – “O hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sandı.” Öldükten sonra tekrar Allah’a varmayacağına inanıyordu. “Oysa gerçekten Rabbi onu görüyordu.” Hayır, Allah onu ilk yarattığı gibi döndürecek ve yaptığı amel hayır ise hayır, şer ise şer olarak cezalandıracaktır. “Oysa gerçekten Rabbi onu görüyordu.” Çünkü O, kulunu görmekte ve bilmektedir.
19/16 – “Hayır! Şafağa…” Şafak, ufuktaki kızıllıktır. “Geceye ve onda basan karanlığa…” Derleyip topladığı karanlığa… “Dolunay olmuş aya yemin ederim ki…” Işığı tamamlanıp Bedir haline geldiğinde. Burada ay, toplayan geceye karşılıktır. “Halden hale geçersiniz.” Bir durumdan diğer bir duruma; sıkıntıdan sonra rahatlık, rahatlıktan sonra sıkıntı gibi…
20/21 – “Böyleyken onlar acaba neden iman etmezler? Onlar kendilerine Kur’an okununca secde de etmezler.” O halde bunları Allah’a, Rasûlü’ne ve ahiret gününe imandan alıkoyan şey nedir? Onlara ne oluyor da kendilerine Allah’ın ayetleri ve sözleri olan Kur’an okunduğunda ona saygı duyarak, onu yücelterek secdeye kapanmıyorlar?
22/23 – “Aksine, kâfirler yalanlıyorlar.” Yalanlamak, direnmek ve gerçeğe karşı gelmek onların ahlâkî özelliğidir.
23 – “Hâlbuki Allah onların gizlediği şeyleri çok iyi bilir.” Gögüslerinde gizlediklerini bilir.
24/25 – “(Rasûlüm!) Onlara acı azabı müjdele!” Yani -ey Muhammed-, onlara, aziz ve yüce Allah’ın kendileri için acıklı bir azap hazırlamış olduğunu haber ver. “İman edip sâlih amel işleyenler başkadır.” Bu, istisna-i munkatıdır (kesik istisnadır) Yani kalpleriyle iman edip uzuvlarıyla salih amel işleyenler bunun dışındadır. “Onlar için arkası kesilmeyen bir mükâfat vardır.” Âhiret yurdunda, kesilmeyen bir mükâfat vardır.
Ayrıca bakınız :
– Fatiha suresinin kısa tefsiri
– Ayetel Kürsinin kısa tefsiri